MÜSNED-İ HANBEL

BABLAR    KONULAR    NUMARALAR

SİYER

<< 3393 >>

38- Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in, Abduleşhel Kabilesinden Bazılarını islam'a Davet Etmesi

 

1. Mahmud b. Lebid

 

- - (-)

25038- Mahmud b. Lebid der ki: Ebu'l-Hayser Enes b. Rafi' Mekke'ye, aralarında İyas b. Muaz'ın da bulunduğu Abduleşhel'den bazı gençlerle, Kureyşlilerle Hazrec kabilesine karşı anlaşma yapmak için geldi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) onların geldiğini duyunca yanlarına gidip oturdu ve: ''Buraya geldiğiniz şeyden daha hayırlı bir şey ister misiniz?'' buyurdu. Onlar: "Nedir?" diye sorunca, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Benl Alah'ın elçisiyim. Allah beni kullara, onları Allah'a kulluk etmeye ve ona hiçbir şeyi ortak koşmamaya davet etmem için gönderdi. Bana kitap indirildi'' buyurdu ve onlara İslam'ı anlatıp Kur'an okudu. Genç biri olan İyas b. Muaz: "Ey kavmim! VAllahi bu, sebebiyle geldiğiniz şeyden daha hayırlıdır" deyince, Ebu'lHayser Enes b. Rafi' Batha'nın toprağından bir avuç alıp İyas b. Muaz'ın yüzüne attı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanlarından kalktı, onlar da Medine'ye gittiler. Bundan sonra Evs ve Hazrec kabileleri arasında Buas savaşı meydana geldi. Fazla geçmeden İyas b. Muaz öldü. Mahmud b. Lebid der ki: "Kavmimden, İyas vefat ederken yanında olan bir kişinin bana bildirdiğine göre, vefat edene karar onun, tehlil, tekbir, hamd ve tesbih ettiğini duyduklarım söyledi. Onun Müslüman olarak ölmesinde kavmi kuşku duymamaktadır. Nitekim o, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) o mecliste dinlediklerinden sonra İsli:ım'ı kendisine şiar edinmiş olmalıydı."

 

[Sahih]

 

Diğer tahric:  Buhari, Tarih 1/421 (1417), Taberani, M. el-Kebir 1/276 (805) ve Hakim (3/180 "sahih") rivayet ettiler.

Heysemi (9855) der ki: "Bu hadisi Ahmed b. Hanbel ve Taberani rivayet etmiş olup, ravileri güvenilir kimselerdir."

 

 

 

25039- Hz. Aişe der ki: "Buas günü, Allah'ın kendi Resulü için hazırladığı bir gündür ki, bunun neticesinde Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Medine'ye geldiğinde, (Evs ile Hazrecliler'in) cemiyetleri dağılmış ve ileri gelenleri öldürülmüştü. Bunlar, İslam'a girerek Allah ve Resulünün yanında yer almışlardır."

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Buhari 7/110 (3777) rivayet etti.

 

 

3. Cabir b. AbdIDah

 

- - (-)

25040 (1)- Cabir der ki: Resulutlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'de on yıl kaldı ve bu süre zarfında Hac mevsiminde Mina'da, Ukaz ve Mecenne pazarında halkın peşinden gidip: ''Kim beni barındırır? Kim, Rabbimin risaletini tebliğ etmem için bana yardım eder de buna karşılık cenneti hak eder?'' derdi. Hatta Yemen veya Mısır'dan bir kişi Mekke'ye gelmek için yola çıkacağı zaman kavmi ona gidip: "Kureyşli olan falan kişinin seni yoldan çıkarmasından sakın" derdi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise onların arasında gezerken, onlar parmaklarıyla Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gösteriderdi. Allah bizi Yesrib'den gönderdi. Onu barındırdık ve tasdik ettik. Bizden bir kişi çıkıp ona iman eder, ondan Kur'an dinler ve ailesine döner, ailesi de Müslüman olurdu. Bu şekilde Ensar'ın evlerinde içinde Müslüman olup bunu açıklamayan hiçbir ev kalmadı. Birgün bir araya gelip: "Ne zamana kadar Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'nin dağlarında korku içinde bırakacağız?" dedik ve hac mevsiminde aramızdan yetmiş kişi yola çıkıp yanına gitti. Onunla Akabe tepesinin patika yollarında buluşmak uzere sözleştik ve birer ikişer orada toplandık. Ona: "Ey Allah'ın Resulü! Sana ne üzerine biat edeceğiz?" diye sorduğumuzda şöyle cevap verdi: ''İstekli ve isteksiz halinizde işitip itaat etmek, bolluk ve darlıkta infakta bulunmak, iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, Allah yolunda kınayanın kınamasından korkmadan hakkı söylemek, bana yardım etmek, yanınıza geldiğimde, kendinizi, hanımlarınızı ve çocuklarınızı koruduğunuz gibi beni korumak üzere biat edeceksiniz. Buna karşılık size cennet vardır. '' Bunun üzerine kalkıp ona biat ettik. Oradakilerin en küçüğü olan Es'ad b. Zürare Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini tutup şöyle dedi: "Yavaş olun ey Yesrib halkı! Biz develerimizin ciğerine vura vura buraya kadar onun Allah'ın elçisi olduğunu bildiğimiz için koşup geldik. Bu gün ona yardım etmek, bütün Araplarla ayrılığa düşmek, en hayırlılarınızın öldürülmesi ve kılıçların sizi ısırması anlamına gelmektedir. Siz buna sabrederseniz, mükafatınız da Allah'a aittir. Eğer başınıza bir şey gelmesinden korkuyorsanız bunu şimdiden açıklayın. çünkü bu, Allah katında sizi mazeretli yapar." Onlar da: "Bırak bizi ey Es'ad! Vallahi biz bu biattan asla vazgeçmeyiz" dediler ve hepimiz kalkıp ona biat ettik. Bizden söz alıp şartlarını koştu, buna karşılık ta Cenneti vaad etti.

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Bezzar (Keşf 1756), İbn Hibban (6274), Hakim (2/624) ve Beyhaki (8/146) rivayet ettiler. Heysemi (9882) der ki: " Ben derim ki: Sünen sahipleri de bu hadisin bir bölümünü rivayet ettiler Bu hadisi Ahmed b. Hanbel ve "Vallahi biz bu biatı terk etmeyiz ve bozmayız" ibaresiyle Bezzar rivayet etmiştir. Ahmed'in ravileri, Sahih'in ravileridir."

 

 

 

25041 (2)- Bu hadis başka bir kanalla Cabir b. Abdullah'tan nakledilmiştir ancak farklı olarak "Kişi Yemen'den bir şehirden gelince ... ", " ... Araplarla ayrılığa düşmek ... " ibaresi geçmektedir. Sa'd'ın sözünde ise: "Eğer kendiniz hakkında korkuyorsanız ... " ve biatla ilgili olarak: " ... biattan asla ayrılmayız" ibaresi yer almıştır.

 

[Sahih]

 

 

 

25042 (3)- Bu hadis başka bir kanalla Cabir b. Abdillah'tan nakledilmiştir, ancak farklı olarak "Kişi Mısır veya Yemen'in bir yerinden gelince ... ", " ... Araplarla ayrılığa düşmek..." ibaresi geçmektedir. Sa'd'ın sözünde ise: "Eğer kendiniz hakkında korkuyorsanız ... " ve biatla ilgili olarak: " ... biattan asla ayrılmayız" ibaresi geçmiştir.

 

[Sahih]

 

 

 

25043 (4)- Cabir b. Abdillah bildiriyor: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'de on yıl kaldı ve bu süre zarfında Mecenne, Ukaz ve Mina'da hacıların peşinden gidip: ''Kim beni barındırır? Kim, Rabbimin risaletini tebliğ etmem için bana yardım eder de buna karşılık cenneti hak eder?'' derdi, ama kendisini barındıracak ve yardım edecek kimseyi bulamazdı. Hatta Mudar'dan veya Yemen'den bir kişi akrabasını ziyaret için Mekke'ye geleceği zaman kavmi yanına gidip: "Kureyşli olan falan kişinin seni yoldan çıkarmasından sakın" derlerdi. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ise onların arasında gezerken, onlar parmaklarıyla Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) gösterirlerdi. Allah bizi Yesrib'den gönderdi. Onu barındırdık ve tasdik ettik. Bizden bir kişi çıkıp ona iman eder, ondan Kur'an dinler ve ailesine döner, ailesi de Müslüman olurdu. Bu şekilde Ensar'ın evlerinde içinde Müslüman olup bunu açıklamayan hiçbir ev kalmadı. Birgün yetmiş kişi bir araya gelip: "Ne zamana kadar Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) Mekke'nin dağlarında korku içinde bırakacağız?" dedik ve hac mevsiminde aramızdan yetmiş kişi yola çıkıp yanına gitti. Onunla Akabe tepesinin patika yollarında buluşmak üzere sözleştik. Amcası Abbas şöyle dedi: "Yeğenim! Yanına gelen şu topluluğun ne olduğunu bilmiyorum. Ben, Yesrib halkını iyi tanırım." Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanında birer ikişer orada toplandık. Abbas yüzümüze bakınca: "Ben bunları tanımıyorum. Bunlar genç insanlar" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: "Ey Allah'ın Resulü! Sana ne üzerine biat edeceğiz?" diye sorduğumuzda şöyle cevap verdi: ''İstekli ve isteksiz halinizde işitip itaat etmek, bolluk ve darlıkta infakta bulunmak, iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, Allah yolunda kınayanın kınamasından korkmadan hakkı söylemek, Yesribe geldiğim zaman bana yardım etmek, kendinizi, hanımlarınızı ve çocuklarınızı koruduğunuz gibi beni korumak üzere biat edeceksiniz. Buna karşılık size cennet vardır. '' Bunun üzerine ona biat etmek için kalktık. Yetmiş kişinin en küçüğü olan Es'ad b. Zürare Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in elini tutup şöyle dedi: "Yavaş olun ey Yesrib halkı! Biz develerimizin ciğerine vura vura buraya kadar onun Allah'ın elçisi olduğunu bildiğimiz için koşup geldik. Bu gün onun yurdundan çıkarılması (ona yardım etmek) bütün Araplarla ayrılığa düşmek, en hayırlılarınızın öldürülmesi ve kılıçların sizi ısırması anlamına gelmektedir. Eğer, size değecek kılıçlara, hayırlılarınızın öldürülmesine ve Araplardan ayrı düşmeye sabredebilecekseniz, biat ediniz. Mükafatınız da Allah'a aittir. Eğer başınıza bir şey gelmesinden korkuyorsanız bunu şimdiden açıklayın. çünkü bu, Allah katında sizi mazur yapar." Onlar da: "Bırak bizi ey Es'ad! Vallahi biz bu biattan asla vazgeçmeyiz" dediler ve teker teker kalkıp ona biat ettik. Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bizden Abbas'ın koştuğu şart üzere biat aldı ve buna karşılık ta Cennet'i vaad etti.

 

[Sahih]

 

 

 

25044 (5)- Cabir b. Abdillah der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yerde kendini halka arz ediyor ve: ''Beni kavmine götürecek olan yok mu? Kureyşliler, Rabbimin sözünü tebliğ etmeme engel oldular'' diyordu. Bu sırada Hemdan'dan bir adam gelince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Sen kimlerdensin?'' diye sordu. Adam: "Hemdan (kabilesin)den" cevabını verince, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Kavminin beni koruyacak gücü var mı ?'' diye sordu. Adam: "Evet" dedikten sonra kavminin, verdiği ahdi tanımamasından korkup Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e bir daha geldi ve: "Kavmime gidip söyleyeyim, gelecek yıl sana gelirim" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Olur'' deyince adam gitti. Receb ayında da Ensar'dan bir grup geldi.

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Bu kanalla Darimi (3354), Ebu Davud (4734), İbn Mace (201) ve Tirmizi (3935) rivayet ettiler.

 

 

 

25045 (6)- Cabir b. Abdullah der ki: Abbas, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in elinden tutmuş, Allah'ın Resulü de bizden ahit alıyordu. Ahit almayı bitirince Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Aldım ve verdim (sizden aldığım ahide karşı Cenne(i vaad ettim)'' buyurdu. Ebu'z-Zübeyr der ki: O gün Cabir'e: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) nasıl biat ettiniz, ölüm üzere mi?" diye sordum: "Hayır. Kaçmamak üzere biat ettik" cevabını verdi. Ben: "Ağacın altında biat edildiği günü gördün mü?" diye sorunca: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biat ettiğimizde ben Ömer b. el-Hattab'ın elini tutmuştum" dedi. Ben: "Kaç kişiydiniz?" diye sorunca: "Bin dört yüz kişiydik. Ced b. Kays dışındaki herkes ona biat etti, sadece o bir devenin karnında saklandı. O gün her yedi kişiye bir deve kestik" cevabını verdi.

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Darimi (2454), Müslim (4836-8) ve Tirmizi (1594) rivayet ettiler. 25328 (8)'de tekrar edecektir.

 

 

 

25046 (7)- Ebu'z-Zübeyr der ki: Cabir'e Akabe biatını sorduğumda şöyle dedi: "Orada yetmiş kişi hazır bulunduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oradakilerle (biatın şartları konusunda) anlaştı. Abbas b. Abdilmuttalib'in elini tutmuşken, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Aldım ve verdim (sizden aldığım ahide karşı Cennet'i vaad ettim)'' buyurdu.

 

[Hasen]

 

Heysemi (9889) der ki: "Bu hadisi Ahmed b. Hanbel rivayet etmiş olup, ravilerinden kendisinde biraz zayıflık bulunan İbn Lehl'a'nın rivayetleri hasendir."

 

 

 

25047 (8)- Ebu'z-Zübeyr der ki: Cabir'e Akabe biatını sorduğumda şöyle dedi: "Orada yetmiş kişi hazır bulunduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) oradakilerle (biatın şartları konusunda) anlaştı. Abbas b. Abdilmuttalib'in elini tutmuşken, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Aldım ve verdim (sizden aldığım ahide karşı Cennet'i vaad ettim)'' buyurdu.

 

[Hasen]

 

 

4. Ka'b b. Malik

 

- - (-)

25048- Akabe günü Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e biat edenlerden olan Ka'b b. Malik anlatıyor: Müşrik olan kavmimizin hacılarıyla birlikte Medine'den yola çıktık. Namaz kıldık. Dinimizin hükümlerini anladık. Beraberimizde Bera b. Ma'rur da vardı. O, bizim liderimiz ve büYüğümüzdü. Yolculuğa yönelip Medine'den çıktığımızda Bera b. Ma'rur, bize şöyle dedi: "Ey millet! Bende bir fikir ve görüş hasıl oldu. Bu görüşüme muvafakat edip etmeyeceğinizi bilemiyorum." Biz: "Görüşün nedir?" diye sorunca, Bed: "Ben, Kabe'yi arkama alarak değil de, Kabe'ye yönelerek namaz kılmayı düşünüyorum" cevabını verdi. Biz: "VAllahi Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Şam'dan başka bir yere yönelerek namaz kıldığını duymadık. Biz, ona muhalif hareketlerde bulunmak istemiyoruz" deyince ise: "Ben Kabe'ye yönelerek namaz kılacağım" karşılığını verdi. Biz de: "Ama biz böyle yapmayız" dedik. Namaz vakti geldiğinde biz Şam'a, o ise Kabe'ye yönelerek namaz kı lı yordu. Mekke'ye varıncaya kadar namazlarımızı bu şekilde kıldık. Bu yaptığından dolayı onu kınadık, ama o, Kabe'den başka bir yere yönelmemekte ısrar etti. Mekke'ye geldiğimizde Bera, bana şöyle dedi: "Yeğen, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e git ve bu yolculuk esnasında yaptığımın hükmünü ona sor. çünkü bu hususta, kalbime şüphe düştü. Zira bu hususta, sizin bana muhalefet ettiğinizi gördüm." Çıkıp Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yerini sormaya başladık. Onu tanımıyorduk. Daha önce görmüşlüğümüz de yoktu. Mekkelilerden bir adama rastladık. Ona, Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) sorduk. Adam: "Siz, onu tanıyor musunuz?" karşılığını verdi. Biz: "Hayır" deyince: "Amcası Abbas b. Abdilmuttalib'i tanıyor musunuz?" diye sordu. Biz: "Evet" cevabını verdik. Abbas'ı önceden tanırdık. çünkü öteden beri ticaret maksadıyla hep bize gelirdi. Adam bize: "Siz, Mescid(-i Haram)a girdiğinizde Abbas'ın yanında oturan adam, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) olacaktır" dedi. Mescid'e girdiğimizde Abbas ile Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in beraber oturduğunu gördük. Onlara selam verip yanlarına oturduk. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Abbas'a: ''Ey Ebu'I-Fad'' Şu iki adamı tanıyor musun?'' diye sorunca, Abbas: "Evet. Bu, kavminin efendisi Bera b. Ma'rur, diğeri de Ka'b b. Malik'tir" cevabını verdi.

Allah'a andalsun ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: ''Şair mi?'' sözünü ve onun da: "Evet" sözünü hiç unutmam. Bera b. Ma'rur ona şöyle dedi: "Ey Allah'ın Nebi'i! Bu seferime çıktım ve Allah, beni İslam'a kavuşturdu. Ben, bu binayı (Kabe'yi) arkama almamayı uygun gördüm ve ona doğru yönelip namaz kıldım. Arkadaşlarım ise, bu hususta bana muhalefet ettiler. Bundan dolayı içimde bir şüphe meydana geldi. Ey Allah'ın Resulü! Sen buna ne dersin?" Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sen, bir kıble üzereydin. Onda sebat etseydin yal'' buyurdu.

Bunun üzerine Bera, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yöneldiği kıbleye yani Şam'a yönelmeye ve bizimle birlikte aynı istikamete doğru namaz kılmaya başladı. Ailesinin iddiasına göre o, ölünceye kadar Kabe'ye yönelerek namaz kılmıştır. Ama gerçek böyle değildir. Bu durumu biz, onlardan daha iyi biliyoruz.

Ka'b b. Malik şöyle devam etti: Sonra hac yapmak için yola çıktık.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile Akabe'de• bayram günlerinde buluşmak üzere sözleştik. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile sözleştiğimiz gece, hac işlerini bitirdik. Yanımızda Abdullah b. Amr b. Haram Ebu Cabir de vardı. O, bizim liderlerimizden biri idi. Onu yanımıza aldık. Durumumuzu, bizimle birlikte olan kavmimizin müşriklerinden gizliyorduk. Onunla konuşup dedik ki: "Ey Ebu Cabir! Sen, efendilerimizden birisin, eşrafımızdansın. Biz seni içinde bulunduğun halden dolayı, yarın Cehennem'in odunu olmandan uzaklaştırmak istiyoruz." Böyle dedikten sonra onu İslam'a davet ettim ve Resulullah'ın (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Akabe'de bizimle buluşmak üzere sözleştiğini kendisine bildirdim. O da Müslüman oldu ve bizimle birlikte Akabe'de hazır bulunarak temsilcimiz oldu.

O gece, kavmimizle birlikte eşyalarımızın yanında uyuduk. Gecenin üçte biri geçtiğinde Nebi (sallallahu aleyhi vesBllem) ile sözleştiğimiz yere gittik. Bağırtlak kuşunun yuvasından çıkması gibi gizlice Akabe'deki boğazda toplandık. Yetmiş kişi idik. Bizimle birlikte iki de kadın vardı. Bunlar, BEbu Mazin b. en-Neccar'ın kadınlarından olan Ummu Umare Nesibe binti Ka'b ve BEbu Seleme kadınlarından olan Esma binti Amr b. Adiy b. Sabit idi.

Boğazda toplanıp Resulullah'ı (Sallallahu aleyhi ve Sellem) beklemeye başladık. Hz.

Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem), amcası Abbas b. Abdilmuttalib'le birlikte geldi. O zaman Abbas, henüz kavminin dini üzere idi. Ancak yeğeninin işinde hazır bulunmayı ve onu güvence altına almayı arzu ediyordu. Oturduğumuz zaman ilk konuşan Abbas b. Abdilmuttalib oldu ve şöyle dedi: "Ey Hazrec topluluğu! -o zaman Araplar, Ensar'a hem Evs, hem de Hazrec kabilelerine birlikte Hazrecliler diye hitap ederlerdi- Doğrusu bildiğiniz gibi, Muhammed bizdendir ve biz, onu kavmimizden korumuşuzdur. O, millet ve memleketi içinde izzet ve emniyet içindedir."

Biz: "Söylediklerini duyduk. Sen anlat ey Allah'ın Resulü! Kendin için ve Rabbin için istediğin sözü bizden al" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) konuştu. Kur'an okudu ve Allah'a davet etti. İnsanları, İslam'a imrendirip teşvik etti. Sonra da şöyle buyurdu: ''Kadınla rınızı ve çocuklarınızı koruduğunuz şeylere karşı; beni de korumanız üzere sizinle biatleşiyorum. '' Bera b. Ma'rur, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in elini tuttuktan sonra: "Evet, seni hak Nebi olarak gönderene yemin ederim ki, seni, kadınlarımızı koruduğumuz gibi koruyacağız. Ey Allah'ın Resulü! Bizimle biatleş. çünkü Allah'a yemin ederim ki, biz savaş erbabı kimseleriz. Bu kabiliyet, atalarımızdan bize miras olarak gelmiştir" dedi. Bera, Allah'ın Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile konuşurken Abduleşhel ile anlaşmalı olan Ebu'l-Heysem b. etTeyyınan araya girip şöyle şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Bizimle bazı adamlar arasında bağlar vardıL Biz, bu bağları koparacağız. Böyle yaptığımız takdirde sonra Allah, seni güçlendirip iktidara getirirse, bizi bırakıp kavmine döner misin?" Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), bu soru karşısında gülümsedikten sonra şöyle buyurdu: ''Hayır, aksine. Kanınız kanımdır. Hareminiz haremimdir. Ben sizdenimı siz de bendensiniz. Sizin savaştıklarınızia savaşırım. Barıştıklarınızia da barışırım.'' Sonra Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Aranızdan bana on iki temsilci çıkarın ki, kavimlerinin üzerine otorite olsunlar'' buyurdu. Bunun üzerine orada hazır bulunan Hazrecliler dokuz, Evsliler de üç temsilci çıkardılar.

Ka'b b. Malik şöyle devam etti: Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ilk biat eden Bera b. Ma'rur oldu. Sonra oradakiler biat ettiler. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biat ettiğimiz zaman şeytan Akabe'nin başından, şimdiye kadar işittiğim seslerden çok daha etkili bir sesle şöyle seslendi: "Ey Cubacib (evler) halkı! Dinden çıkmış kimselerin de beraberinde bulunduğu bu çok yerilmiş kişiden haberiniz yok mudur? Sizinle savaşmak üzere toplanmışlardır."

Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Bu, Ezebbu'l-Akabe'dirı Ezyeb'in oğludur. Duyuyor musun ey Allah'ın düşmanı? Sırası gelince seninle de uğraşacağım.'' Böyle dedikten sonra Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize: ''Eşyalarınızın yanına gidin'' diye talimat verdi. Bunun üzerine Abbas b. Ubade b. Nadle, Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem); "Seni hak ile gönderen Allah'a yemin ederim ki, eğer dilersen yarın Mina halkının etrafını kılıçlarımızla doldururuz" deyince, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Bununla emrolunmadım'' buyurdu. Biz de eşyalarımızın yanına döndük ve sabaha kadar uyuduk. Sabalı olunca Kureyş büyüklerinden bir grup gelerek yanımıza girip şöyle dediler: "Ey Hazrec topluluğu, duyduk ki siz, bu arkadaşımıza gelmişsiniz. Onu aramızdan çıkartmak istiyor ve onunla bize karşı savaşmak üzere biatleşiyormuşsunuz, VAllahi bir toplulukla savaşmayı istemeyeceksek, en çok sizinle savaşmayı istemeyiz." Bunun üzerine kavmimizin müşriklerinden orada bulunanlar, ortaya atılarak böyle bir şeyin olmadığına ve bunu bilmediklerine dair Allah'a yemin ettiler.

Aslında doğru söylemişlerdi. çünkü biatten haberleri yoktu. Biz de birbirimize bakıyorduk. Sonra Kureyşliler kalkıp gittiler. Aralarında Haris b. Hişam b. el-Muğire el-Mahzumi de vardı. Ayaklarında bir çift yeni ayakkabı vardı. Ben bir söz söyledim. Sanki bu sözle o kavme ortak oluyordum: "Ey Ebu Cabir! Sen, bizim için bir efendisin, Kureyşli gencin ayakkabıları gibi bir çift ayakkabı alamaz mısın?" dedim. Haris, bu sözümü işitti ve ayaklarından ayakkabılarını çıkarttı. Sonra onları bana verip:

"Vallahi, bunları sen giyeceksin" dedi. Ebu Cabir ise: "Yapma, vallahi genci sıkıyorsun. Onun ayakkabılarını geri ver" dedi. Ben dedim ki: "Vallahi onları geri vermeyeceğim. Vallahi bu iyi bir şanstır. Şansım doğru çıkarsa, onu ondan zorla da olsa alacağım."

İşte bu, Ka'b b. Malik'in Akabe biatı ile orada yaşadıklarına dair hadisidir.

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Taberi Tarih (2/360), İbn Hibban (7011), Taberani, el-Mu'cemu'l-kebir'de (19/175) Ebu Nuaym, Deltlil (107, 109), Hakim (2/613, 3/252) ve Beyhaki, Delail (2/445) rivayet ettiler. Heysemi (9881) der ki: "Bu hadisi Ahmed b. Hanbel ve yakın ifadelerle Taberani rivayet etmiş olup, Ahmed b. Hanbel'in ravileri, İbn İshak hariç Sahih'in ravileridir. O da bu hadisi şeyhinden işittiğini açıkça söylemiştir."

 

 

5. Ebu Mes'ud

 

- - (-)

25049 (1)- Amir( -i Şa'bi) anlatı yar: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) amcası Abbas ile beraber, Akabe'de ağacın altında olan Ensar'dan yetmiş kişinin yanına gitti ve: ''Konuşmacılarınız konuşsun, ama uzatmasın. Çünkü müşrikler sizi gözetlemektedir. Eğer sizin benimle buluştuğunuzu anlarlarsa bunu herkese açıklarlar'' buyurdu. Ebu Umame: "Ey Muhammed! Rabbin için dilediğini iste. Sonra kendin ve ashabın için dilediğini iste. Sonra istediklerinizi yaptığımız takdirde Allah'ın bize sevap olarak ne vereceğini bildir" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Sizden Rabbim için istediğimi Ona kulluk etmeniz ve hiçbir şeyi Ona ortak koşmamanızdır. Kendim ve ashabım için istediğim, bizi barındırıp yardım ettmeniz ve kendinizi koruduğunuz şeylerden bizi de korumanızdır. '' Onlar: "Bunu yaparsak bize ne var?" diye sorunca: "Size Cennet vardır" cevabını verdi. Bunun üzerine: "O zaman istediğini kabul ediyoruz" dediler.

 

[Mürsel]

 

Heysemi (9887) der ki: "Ahmed b. Hanbel bu hadisi bu şekilde mürselolarak rivayet etmiş olup ravileri Sahih'in ravileridir. Müellif, bundan sonra Şa'bı kanalıyla Ebu Mes'üd Ukbe b. Amr'a uzanan ravi zincirini ve bir önceki metni tekrar etmeyerek "Ebu Mes'üd, onların yaşça en küçüğüydü" ibaresini vermekle yetinmiştir. Burada da aynı şekilde zayıflığı bulunan ve hadisleri hasen sayılan Müd.hd yer almıştır."

 

 

 

25050 (2)- Aynı manada bir hadis başka bir kanalla Ebu Mes'ud elEnsari'den nakledilmiştir, ancak farklı olarak: "Ebu Mes'ud, yaşça en küçükleriydi" ibaresi yer almıştır.

 

[Hasen]

 

 

6. Ubade b. es-Samit

 

- - (-)

25051 (1)- Akabe biatında seçilmiş yedi kişiden biri olan Ubade b. es-Samit der ki: "Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem), zor ve kolay hallerimizde, sevinçli ve kederli günlerimizde dinleyip itaat etmek, işinin ehli yöneticiyle emirlik konusunda tartışmamak, nerede olursak olalım hakkı söyleyip Allah uğrunda hiçbir kınayanın kınamasından korkmamak üzere biat etmiştik."

Süfyan der ki: Bazıları bu hadise: "(İdarecide) açıkça küfrüne işaret eden şeyler görmedikçe ... " ibaresini eklemiştir.

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Malik (1287), Buhari (7199), Müslim (4796-8), İbn Mace (2866) ve Nesai (7/138) rivayet ettiler.

 

 

 

25052 (2)- Akabe biatında seçilmiş kişilerden biri olan Ubade b. es-

Samit der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e savaş üzere biat ettik." Ubade, birinci Akabe biatında kadınlarla beraber Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biat eden on iki kişiden biridir. O zaman Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem), "Zor ve kolay hallerimizde, sevinçli ve kederli günlerimizde dinleyip itaat etmek, işinin ehli yöneticiyle emirlik konusunda tartışmamak, nerede olursak olalım hakkı söyleyip Allah uğrunda hiçbir kınayanın kınamasından korkmamak üzere" şeklinde biat etmişlerdi.

 

[Sahih]

 

 

 

25053 (3)- Ubade b. es-Samit der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e, sevinçli ve kederli günlerimizde, zor ve kolay hallerimizde, dinleyip itaat etmek, başkası bize tercih edilse bile sabretmek, nerede olursak olalım adaleti söyleyip Allah uğrunda hiçbir kınayanın kınamasından korkmamak üzere biat etmiştik."

 

[Sahih]

 

 

 

25054 (4)- Akabe biatında seçilmiş yedi kişiden biri olan Ubade b. es-

Samit der ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e, zor ve kolay hallerimizde, sevinçli ve kederli günlerimizde dinleyip itaat etmek, işinin ehli yöneticiyle emirlik konusunda tartışmamak, nerede olursak olalım hakkı söyleyip Allah uğrunda hiçbir kınayanın kınamasından korkmamak üzere biat etmiştİk."

 

[Sahih]

 

 

 

25055 (5)- Ubade b. es-Samit'in bildirdiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Zorluk ve kolaylık anında, sevinçli ve kederli zamanında, başkası sana tercih edilse bile işitip itaat et. Halkı olsan bile yöneticiyle emirlik konusunda tartışmamaya bak. ''

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Bu kanalla Buhari (7055) ve Müslim (4799) rivayet ettiler.

 

 

 

25055 (5)- Ubade b. es-Samit'in bildirdiğine göre Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: ''Zorluk ve kolaylık anında, sevinçli ve kederli zamanında, başkası sana tercih edilse bile işitip itaat et. Halkı olsan bile yöneticiyle emirlik konusunda tartışmamaya bak.''

 

27193 (2)'de tekrar edecektir.

 

 

 

25056 (6)- Bu hadis başka bir kanalla Ubade'den nakledilıniştir ancak farklı olarak: ''Sana açıkça bir günahı emretmedikçe, işitip itaat et" ibaresi yer almıştır.

 

[Sahih]

 

 

 

25058 (8)- Ubilde b. es-Silmit der ki: "Ben, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e biat eden seçilmiş kişilerden biriyim. Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Allah'a ortak koşmamak, zina yapmamak, çalmamak, Allah'ın haram kıldığı cana kıymamak, yağma yapmamak üzere biat ettik. Bunlardan birini yapacak olursak ta Allah'ın hakkımızda vereceği hükme razı olacaktık."

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Bu kanalla Buhari (3893, 6873) ve Müslim (4484) rivayet ettiler.

 

 

 

25059 (9)- Ubade b. es-Samit anlatıyor: Birinci Akabe biatında olanlar arasında ben de vardım. On iki kişiydik ve Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e kadınlardan biat aldığı gibi biat ettik. Bu olay savaş farz kılınmadan önce gerçekleşmişti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e, Allah'a ortak koşmamak, çalmamak, zina yapmamak, çocuklarımızı öldürmemek, kendiliğimizden uyduracağımız bir yalanla (kimseye) iftira etmemek, hiç bir iyilikte ona isyan etmemek üzere biat ettik. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bize: ''Bunu yerine getirirseniz size cennet vardır, bu şartlardan birini çiğnerseniz, işiniz Allah'a kalmıştır. Dilerse size azab eder, dilerse affeder'' buyurdu.

 

[Sahih]

 

 

 

25060 (10)- İsmail b. Ubeyd el-Ensari hadisi aktarıp şöyle dedi: Ubade, Ebu Hureyre'ye: "Ey Ebu Hureyre! Biz Resulullah'a biat ederken sen yanımızda değildin. Biz, Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) istekli ve isteksiz halimizde işitip itaat etmek, bolluk ve darlıkta infakta bulunmak, iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak, Allah yolunda kınayanın kınamasından korkmadan hakkı söylemek, Medine'ye geldiği zaman Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yardım etmek, kendimizi, hanımlarınuzı ve çocuklarımızı koruduğumuz gibi onu da korumak üzere biat ettik. Buna karşılık bize Cennet vardı. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu konularda biat ettik. Bu biatından dönen, kendi aleyhine dönmüş olur. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) verdiği biata sadık kalana ise Allah, verdiği sözü yerine getirir." Muaviye, Osman b. Affan'a mektup yazıp: "Ubade b. es-Samit, Şam halkını bana karşı kışkırttı. Ya onu yanına çağırsın veya ben onu Şam'dan uzaklaştınrım" dedi. Hz. Osman da cevap olarak: "Ubade'yi Medine'deki yurduna geri gönder" diye yazdı. Muaviye, Ubade'yi Medine'ye gönderdi ve Ubade Medine'ye gelince, evde olan Hz. Osman'ın yanına girdi. Evde öncekilerden, sadece bir sahabi veya tabii vardı. Hz. Osman, evin bir köşesinde oturmuştu ve karşısına aniden çıkan Ubade'yi görünce ona dönüp: "Ey Ubade b. es-Samit! Bizden ne istiyorsun?" dedi. Ubade halkın arasında durup dedi ki: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu işittim: ''Sizden sonra idareyi, kötü göreceğiniz şeyleri güzelı güzel göreceğiniz şeyleri de kötü gösterecekler. Allah'a isyan eden kişiye itaat yoktur. Rabbinize bu hususta mazeret getirmeyin. ''

 

[Hasen]

 

27239 (2)'de tekrar etmiştir.

 

 

 

25061 (11)- İbn İshak der ki: "Ubade b. es-Samit b. Kays b. Esram b. Fihr b. Sa'lebe b. Ganem b. Avf b. el-Hazrec, birinci Akabe'de Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) biat eden on iki kişiden biriydi."

 

[Sahih]

 

 

 

25062 (12)- Yahya b. Ebi Kesir der ki: "Bana bildirildiğine göre Akabe biatında on iki temsilci vardı ve bunlardan biri de Ubade'ydi."

 

[Sahih]